Evli ve iki çocuk babası olan adli tıp fotoğrafçısı Jonas mutlu olsa da hayatında bazı şeylerin eksikliğini hissetmektedir. Bir gün Julia adlı genç bir kadınla arabaları çarpışır. Suçluluk duygusuyla, ağır yaralı kaldırıldığı hastaneye genç kadının ziyaretine gider ve orada Julia’nın ailesi onu kızlarının Güneydoğu Asya’da tanıştığı erkek arkadaşı zanneder. Güzel genç kadın yarı kör ve hafızası hasar görmüş halde kendine geldiğinde, Jonas rolünü oynamaya devam eder. Bir yandan Julia’yla bir yandan da kendi ailesiyle ikili bir hayat yaşamaya başlar. Ta ki bir gün çok ileri gittiğini ve işlerin kontrolünden çıktığını fark edene dek. Kendini geri çekmeye çalışsa da, Julia’ya âşık olunca bunu başaramaz.Hayat egzotik hayaller üstüne kurulu değildir ve acı gerçek bir gün kapımızı çalar.